Başlığa göre kimse yanlış anlamasın. Malatya maçına göre konuşmuyorum. Kaldı ki elinde forvet yok, oyun kurucun yok, zor deplasmandasın, her şeye rağmen kötü olmayan bir skorla dönüyorsun. Bu her şeye rağmen kısmını birazdan yazacağım ama önce şunu demek lazım. Gel de yanma arkadaş, eline kadar gelmiş Antalya ve Kayseri maçlarını kazan, şu anda bu takım lider miydi? Evet. O yüzden bu kadar eksikle Malatya’yı yenememişsin, çok da kafayı takmamak lazım. Aması aşağıda..
Çıkan Kadro
Sevgili Hocam, sana bir çift lafım var. Anladık forvetin yok; oyun kurucun yok, tek güvendiğin adamın var o da Emre, onun da formu yok. Peki sen niye formsuzsun bu kadar?
Elinde Ferdi var, her şeye rağmen Rodrigues var, Deniz var. Bütün bu adamların sahada olduğu düzende Ferdi, Rodrigues ya da Moses’tan birini çok rahat forvet yapacakken hiç oynamamış Alper’den forvet çıkartmaya çalışıyorsun. Her konuda desteğimiz olsun ama bu konudaki ısrarı hala anlayabilmiş değilim.
Emre, Tolga özellikle 2 nci yarı tel tel dökülüyor iken Zajc gibi bir müdahale ile oyunu ileri taşımak varken, takımı rölantide tutarak ‘ya kontra yada beraberlik’ anlayışından öteye geçemiyorsun.
Jailson’un oyuna girişi de gerçekten kâğıt üzerinde eleştirilebilir bir şeydi ama şunu da gördük ki, Jailson ile Fenerbahçe daha çok öne çıkabildi. En azından 2-3 daha fazla pozisyon yarattı.
Pozisyonlar
Bir bakıyorsun, Moses kaleci karşı karşıya atamıyor; Alper çaprazda atamıyor. Geçen haftalarda Rodrigues atamıyor. O yüzden bazen de şansın olacak arkadaş.
Bir diğer pozisyon tabii ki, ‘verilmeli miydi’ denilen penaltı pozisyonu. Verildiği için de bizim camiamız da Mete Kalkavan kötü bir hakemdir; verilmeseydi de aynı fikre sahip olurduk. Sonuç, pozisyon penaltı idi. Emre, çok yazık etti dün akşama.
Genel haleti Ruhi yemiz
Ersun Hoca, elinden geleni mükemmelce yapıyor mu? Hayır. Yönetim, müthiş bir şekilde takımı şampiyonluğa hazırlıyor mu? Hayır. Ama ben şunu bilirim, o da bu takım bu sene şampiyon olmalı. Şampiyon yapacak Ersun’dur, Aykut’tur, Ali’dir, Aziz’dir hiç önemli değil. Ama şundan emin olmalıyız ki, yine koca camia olarak bıraktık takıma destek olmayı, hep birlikte magazinle dedikodu ile uğraşıyoruz.
Bırakalım artık yöneticilerin gücünü ya da zayıflığını. Bırakalı artık geçmiş seneleri. Tek bir dalımız var tutunacak, o da şampiyon olması gereken bir Fenerbahçe. Her şekilde bir olmalıyız ve sahiplenmeliyiz.
Sonuç
Evet, Ersun Hoca hücum futboluyla bilinir. Evet, Fenerbahçe savunma yapmaz. Ama arkadaşlar, Türkiye Süper Ligi artık 80’lerin o ‘büyük küçük’ ayrımı olan ligi değil. Evet kalite hala düşük ama artık her takımın elinde her an ne yapacağı belli olmayan tehlikeli futbolcular var. O yüzden sen bazen ne yaparsan yap, lig sonuncusuna da yenilebiliyorsun.
İşte böyle bir düzende, senin hoca olarak yapabileceğin çok şey de olabiliyor ancak bazen hiçbir şey de olmayabiliyor. Şu an Ersun Hoca bunu yaşıyor. Zirvede hala ‘esas’ rakipler olmadığı sürece zirvenin maksimum 3 puan gerisinde kalmak bir plan gibi geliyor bana. O yüzden şu zorlu virajda insan üzülse de şükrediyor alınan 1 puana. Ama yine de Fenerbahçe daima kazanmalıdır, nokta.
Maçın adamı
Dirar-Altay- bir üçüncü bulamadı, üzülerek…
Haftanız sarı lacivert geçsin…
Cihan Mendi
