TFF’nin alelacele vermiş olduğu karar neticesinde Türkiye’de ligler yeniden başladı. Tabii ki her takım kendince ve de kurallar çerçevesince COVID 19 ile mücadele için önlemlerini alıyor. Ancak futbolun doğası gereği ‘gol sevinci’ olunca futbolcuların birbirileri ile sarılmasını nasıl engelleyecekler bilmiyorum. İşte dün akşam Luis Gustavo’nun yaşattığı tam olarak böyle bir şeydi. Belki şampiyonluk ümidimiz gitmiş, hiçbir motivasyonumuz kalmamış olabilir ama ‘Fenerbahçe’li asla ruhunu kaybetmez’ diyen Sinyor Luiz, efsane bir gol atarak Fenerbahçe’nin haftalar sonra galibiyet sevinci yaşamasını sağladı.
Kayseri galibiyeti
Belki bu galibiyetin bizim ligdeki sıramız açısından pek bir anlamı şimdilik yok. Ama hem kupa yarı finali öncesinde moral bulmak, hem de önümüzdeki güzel günlerin temelini atmak için Fenerbahçe’nin sadece 10 dakika kendini vererek top oynadığı bir maçı kazanması çok güzel oldu.
Öyle güzel oldu ki, hepimiz o sosyal mesafeleri bozan gol sevinci sonrası ekran başında ağladık.
Tabii ki, Fenerbahçe’de ‘futbol aklı’ bir türlü istediğimiz gibi şekillenmeden ve yönetimin elini rahatlatacak şekilde tartışmasız bir futbol yönetimi kurmadan hiçbirimize rahat bir maç izlemek nasip olmayacak. Orası belli.
Öyle ki, gelecek senenin ‘genç Fenerbahçe’sini’ kurmak için göreve getirilen Altyapı Hocası, sahanın en iyisi olan genç Ferdi’yi direk çıkartabiliyor. Bir bakıyorsunuz elinizde altyapıdan gelme Murat gibi, Ömer gibi seçenekler varken, direk stoper oynayabilecek kadar kaliteli Falette’i sol beke çekip hem savunma hattını düzgün kuramıyorsunuz hem de gelecek yılların sol bek kadrosunu oluşturamıyorsunuz. Ama en azından bu galibiyet ile beraber ‘bundan sonrası Tufan’ diyerek hem öz güven ile hem de fikstür avantajını sağlayarak Fenerbahçe kalan 7 maçı da kazansa hiç fena olmaz.
Bir kere, bu sene tek iddiamız olan Türkiye Kupası yolunda ciddi bir öz güven kazanabiliriz. Bunu zaten Salı günü Trabzon maçı ile görebilirsek, umutlarımız tekrar yeşerir.
İkincisi, lig şampiyonun Trabzon olması halinde Şampiyonlar Ligi’ne gidemeyeceğini var sayarsak, ikinci olmanın ciddi bir hedef olduğunu düşünmeliyiz. Zira lig sıralamasında üzerimizde yer alan tüm takımlar birbirleri ile oynayacak. Bizim tek zor maçımız Beşiktaş deplasmanı gibi görünüyor.
Son olarak da, bu yıl yaratılacak bir öz güven gelecek senenin futbol yönetimini oluşturacak Emre Belözoğlu, Aurelio gibi isimlerin motivasyonu için önemli bir etken. İşin futbol boyutu şimdilik bu kadar ama geçen 2 haftanın önemli bir iki başlığı daha var ki, yine ‘iyi ki Fenerbahçeliyiz’ dedirtti.
İyi ki Fenerbahçeliyiz
Benim hatırladığım son 30 senenin 3 tane Fenerbahçeli(!) TFF Başkanı vardı, Şenes Erzik, Mehmet Ali Aydınlar ve Nihat Özdemir. Fenerbahçeliliğin sonuna koyduğum ünlemden de belli olacağı üzere eğer onlar Fenerbahçeli ya da Fenerbahçe kontenjanı ile futbol yöneticisi olmuşlar ise, bizler Fenerbahçeli değil, Fenerbahçe’nin gerçek sahipleriyiz o zaman. Geçmiş seneleri yazmayalım hadi ama, insanın gerçekten aklı Nihat Özdemir gibi 3 Temmuz’da Fenerbahçe Başkanı hapse atılırken onun hemen ardından liderlik etmiş isimlerden birinin nasıl bu kadar tutarsızca Fenerbahçe’yi şikecilikle itham etmesini anlayabilmiş değilim.
Hani deriz ya ‘Fenerbahçelinin Fenerbahçeli’den başka dostu yok’ diye. Bu, yalanmış. Fenerbahçelinin Fenerbahçeli’den başka düşmanı yokmuş. Yaptığı itham yetmiyormuş gibi bir de ısrarla mevcut Başkanımız ve Yönetimimizin aldığı tavra karşı hırsını kat be kat artıran Nihat Özdemir’in ve de onun gibi isimlerin yaptığını görünce aklıma Başkanımız Ali Koç’un şu lafı geliyor; ‘Fenerbahçe için var olanlar ve Fenerbahçe ile var olanlar’. Umarım çok geçmeden eski yönetimimiz ve de en önemlisi Aziz Başkan’dan da ciddi bir tepki gelir. Çünkü bu ithamlar O’na karşı da yapılmış oluyor.
Ve de dün geceki Kayseri maçı sonrası ezeli(!) rakiplerimizden biri olan Trabzonspor Başkanı’nın kompleks dolu açıklaması. Neymiş efendim, Fenerbahçe’nin maçı ilk, onların maçı ikinci kanalda yayımlanıyormuş.
Sayın Ağaoğlu, isterseniz Trabzon Avrupa Şampiyonu olsun, Fenerbahçe de 3ncü ligde küme düşme potasında olsun. Medya için yine Fenerbahçe üstündür ve aslolandır. Bu sadece Trabzon ile rekabette değil, aynı zamanda diğer takımlar ve Fenerbahçe arasında geçen rekabet için de geçerlidir.
Mesela sözde Avrupa Fatihi Galatasaray bile UEFA Şampiyonluğu’ndan daha çok önemser 20 sene sonra Kadıköy’de gelen galibiyeti. Anadolu takımları bile kümede kalmaktan çok Fenerbahçe’yi yenmek ister.
Peki neden? Çünkü Fenerbahçe’nin bir önceliği mi var sanıyorsunuz? Hayır. Fenerbahçe Türkiye’dir. Türkiye’nin en büyüğü Fenerbahçe’dir. E büyük başın derdi de büyük olur. İyi günde de kötü günde de herkes Fenerbahçe üzerinden para kazanmak ister. Meşhur olmak ister.
Anlıyoruz, Fenerbahçe’yi ve Fenerbahçelilieri sevmiyorsunuz. Ama bizim için de sizin gibi sıradan takımlar önemsizdir. Aslolan Fenerbahçe’dir.
Gelecek
Bakmayın son yıllarda kendi kendimize yarattığımız bazı komplekslere. Fenerbahçe bugüne kadar Türkiye’nin en büyüğü olmuştur, bundan sonra da böyle olacaktır. Yeter ki sportif olarak bazı akılları yenileyelim. Bunları inşallah bir sonraki Trabzon maçı sonrası daha detaylı tartışırız.
Herkese sarı lacivert yarınlar.
Cihan Mendi