2020-2021 Futbol sezonu için TFF bir isim henüz koymamış olsa da, tarihteki yerini dünya genelindeki futbol severler için Covid Sezonu olarak alacak. Sağlıklı kalmanın toplumun geneli için ilk hedef olduğu bugünlerde, Amerikanvari “Show must go on” felsefesi, bu sefer show’un kendisi için değil gelecekteki show’ların da olabilmesi için sahneye koyuluyor. “Oyun” kavramından “Bussiness” yani iş dünyasına geçeli çok olan futbol sektörü sadece kendisini değil, evde yerleşik hayata geçmiş Mutfak Çağı’ndan yeni çıkmış ne yapacağını bilemeyen insanları da şimdilik kurtarmış görünüyor.
Aslında küçük çaplı bir çağ atlama (ya da gerileme) Fenerbahçe yönetiminde de yaşandı. İki sezon süren başarısızlıkla dolu Buzul çağının ardından, seçim döneminden beri yönetim tarafından sıkça dillendirilen “ligimiz çok yaşlı” söylemine inat transferler yağdı adeta. Bu konu elbette bir tercih, doğru ya da yanlış demek için sezon sonuna bakmak gerekir, eğer tek sezonluk başarıya odaklanırsak. Benim değinmek istediğim yer ise Sayın Ali Koç ve yönetimdeki hem isim hem de davranış değişikliği. Önceki dönemde sık sık taraftarla etkileşime girecek medya araçları kullanan, belirli aralıklarla FBTV de en yalın tabirle aylık Z Raporu veren yönetim artık bu konuda daha ketum. Belki Futbol ikliminin gereklerini yapıyorlar belki de yeni iletişim şekillerini böyle belirlerdiler. Yine zaman kendileriyle ilgili kararı verecektir.
Sahaya dönecek olursak eğer, Sarı Lacivert camia ligin Okan Hoca’yla birlikte en potansiyelli hocasını aldı ve bunun için geçtiğimiz sezonda olası bir ilk 4 sıralamasını ve Türkiye Kupası’nı feda etti. Kadroda vasatı aşmaya yaklaşamayan isimleri gönderip neredeyse baştan bir takım kurdular, daha da transfer gelecek ama sezonun ilk haftasında sahaya geçen sezondan 8 isimle çıktılar. Oyun daha derli toplu gözükse de hazır bir takım izlemedik hep birlikte. Zeminin felaket derecede bozuk ve sert olmasının yanında, olmayan seyirci ve kötü futbol kombinasyonu acaba ligler başlamasa mıydı dedirtti bir ara.
Üzerine çubuklu severler için bir klasik olan geriye düşme durumu eklenince ligin ilk haftası çekilmez bir hal aldı. Açıkça söylemek gerekirse, Fenerbahçelilerin çoğunun aklına şu geliyordur, kahrolası kontrollü futbol döneminin başından beri başkan, hoca, futbolcu, saha, mevsim ve hatta kurallar değişse de Fenerbahçe’nin geriye düşme durumu bir türlü değişmiyor, nasıl bir lanet var başımızda ?!?!
Maçta benim açımdan endişe uyandıran nokta ise çift forvete (Evet Frey’i de saymak durumundayım) dönülen anlarda, orta saha kurgusundaki yeteneği sınırlı oyuncu grubuydu. Erol Hoca’nın farkında olmamasına imkan yok, olsa olsa tercih olur ama ne iyidir ki bu ısrar fazla uzun sürmedi. Oyuna giren Sosa ve Ozan hareketlilik getirerek takımı ileri itmeyi başardılar.
İlk haftadan uzun uzun analiz yapmak bizi doğru noktaya ulaştırmayacak ama Fenerbahçeliler bu Covid Sezonunun devamında ligi zirvede bitirecek sonuçlarla birlikte, olmazsa olmaz baskılı oyunu bekliyordur. Her hafta o oyuna doğru evrilen bir plan ve daha yetenekli oyuncuların sahada olduğu bir kadro görmeyi bekliyor her çubuklu sevdalısı. Uğur Meleke’nin değindiği gibi mücadelemiz çok iyiydi söylemi kimseyi tatmin etmiyor artık. Ne yazık ki Uzaylı bir oyuncuya sahip Barça’ya bile 8 atabilen ve Premier Lig’de 90 üzeri puan alabilen oyunları günümüz dünyasında herkes izleyebiliyor. Tek vasfı koşabilmek olan kişileri sahaya sürmek ve savaşmak yeterli değil. Erol Hocam lütfen o taraftan uzak duralım. Taraftar sizi çok bekledi, buna değdiğini herkese göstermek senin elinde.
Emre Cilvez